Tefekkür, dinimize göre günahları, evreni, varlıkları, doğayı, yaratıkları, kendini ve Allah'ı düşünmek; Allah'ın yarattığı varlıklardan, evrendeki düzenden ders çıkarmak, bu gibi düşünceleri inançla birleştirme yaparak TAKVA sahibi olabilirsek, Allah'a karşı derin bir sorumluluk bilinci taşımak, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak şartıyla bizi vefalı olmaya getirir. Ve vefa sahibi yapar.
Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi, dostluk ve bağlılıkta kararlılık ve dini sorumluluklarını yerine getirme anlamlarına gelir ki, vefa, sevgide devamlılık, ihtiyaç hâlinde ona yardım etmektir. Ona koşmak yanında olmak samimiyeti hissetmektir.
Vefa, en temel anlamıyla bir kimsenin her türlü söz ve eyleminde sadâkati esas alarak hareket etmesidir. Bu kapsamda sözünde durmak, ahdine ve akdine sadâkat göstermek, emanete riayet etmek, bir işi tam ve kusursuz yerine getirme kararlılığına sahip olmakta vefa kapsamına girmektedir.
Dostlukta¸ “görülen iyilikleri unutmamak¸ iyilikte bulunanlara aynısıyla veya daha güzeliyle karşılık vermeye devam etmek¸ bağlılık ve dostluğu devam ettirmek” anlamına gelirken; sözünü yerine getirme ve sözünde durmaya “ahde vefa” diyoruz. Böyle olan insanlara da “vefakâr” denir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki!
TEFEKKÜR inanmayı
TAKVA sorumluluğu
VEFA da tam samimiyeti gerektirir.










