AK Parti’de ilçe kongrelerinin başlamasıyla birlikte teşkilatlarda alışılmışın dışında bir hareketlilik göze çarpıyor. Parti kulislerinde konuşulanlara göre yaşanan değişim, klasik bir “kan tazeleme” sürecinin ötesinde, yeni bir yönetici profili inşa etme çabası olarak okunuyor.
Genel Merkez’in son dönemde verdiği mesajlar, partide artık yalnızca sadakatin değil, temsil gücü, eğitim düzeyi ve toplumsal karşılığın da belirleyici kriterler haline geldiğine işaret ediyor.
YENİ PROFİLİN ŞİFRESİ “ÖZDEMİR MODELİ”
AK Parti kulislerinde bu dönüşümün somut karşılığı olarak sık sık İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir örneği veriliyor. Parti içinde Özdemir’in profili, yeni dönem teşkilat yöneticileri için bir tür “şablon” olarak değerlendiriliyor.
Gençlik kollarından gelen, iyi eğitim almış, yurt dışı deneyimi bulunan ve vakıf çevreleriyle güçlü bağları olan Özdemir’in çizdiği portre, AKP’nin yeni yönetici anlayışını yansıtıyor. Bu modelde hem parti geçmişi hem de modern dünyaya uyum becerisi öne çıkıyor.
VAKIF HAVUZU TÜGVA VE İLİM YAYMA DETAYI
Kulislerde dikkat çeken bir başka başlık ise insan kaynağının geldiği adresler. Parti içindeki birçok yeni ismin, TÜGVA ve İlim Yayma Vakfı gibi yapılardan yetişmiş olması tesadüf olarak görülmüyor.
AK Parti’nin özellikle genç seçmenle kurmakta zorlandığı bağa çözüm olarak, vakıf kökenli, iyi eğitimli ve “dava bilinci”yle yetişmiş bir kuşağın teşkilatlara taşınmak istendiği konuşuluyor. Bu isimlerin, hem muhafazakâr tabanı koruyacak hem de daha geniş bir seçmen profiliyle temas kurabilecek bir dil oluşturması hedefleniyor.
BİLAL ERDOĞAN VURGUSU KULİSLERDE NEDEN YÜKSELİYOR?
Bu yapılanmanın merkezinde ise doğal olarak Bilal Erdoğan ismi yer alıyor. Parti kulislerinde, vakıf tercihlerinin ve yeni kadro anlayışının, AKP’nin geleceğinde Bilal Erdoğan’ın rolüne zemin hazırladığı yorumları yapılıyor.
Ancak bu durum, kısa vadeli bir liderlik hamlesi olarak değil; uzun soluklu bir kadro tahkimi şeklinde değerlendiriliyor. Parti kaynaklarına göre hedef, tek bir seçim değil, Erdoğan sonrasını kapsayan çok daha geniş bir zaman dilimi.
MEDYA AYAĞINDA SESSİZ AYAR
Teşkilatlarda yaşanan bu dönüşümün, medya tarafında da yankıları olduğu konuşuluyor. Ankara kulislerinde, bazı üst düzey isimlerin son dönemde iktidara yakın kanallarda daha sınırlı görünürlük kazanması, “editoryal denge arayışı” olarak yorumlanıyor.
Bu durum parti içinde açık bir çatışma olarak görülmese de, güç dengelerinin hassasiyetle gözetildiği ve parlayan figürlerin kontrollü biçimde öne çıkarıldığı bir döneme girildiği değerlendirmeleri yapılıyor.
HEDEF SEÇİM DEĞİL, SONRASI
AK Parti’ye yakın kaynaklar, bu sürecin 2028 ya da yakın bir seçim hedefiyle sınırlı olmadığını vurguluyor. Asıl hedefin, AKP iktidarında yetişmiş, iyi eğitim almış ve vakıf kültürüyle şekillenmiş bir kadroyu kalıcı hale getirerek, partiyi Erdoğan sonrası döneme taşıyacak kurumsal omurgayı kurmak olduğu ifade ediliyor.
Kısacası kulislerde konuşulan tablo şu: AKP’de bugün yaşanan değişim, bir seçim hamlesinden çok, gelecek on yılları hesaplayan sessiz bir yeniden yapılanma.









