“Her çağın kendi kalıpları vardır. Ama bazı kalıplar, düşünceyi değil, insanı çıplak bırakır.”
Algının Yeni Kıyafeti: Çıplaklık
Sosyal medya, bir anlamda kendini ifade etmenin ve görünür olmanın devrimini yaptı. Ama bu devrim, ne yazık ki estetik ile teşhirciliğin arasındaki sınırları da silikleştirdi. Özellikle genç kullanıcıların karşılaştığı içeriklerin büyük bir kısmı, artık bir fikri değil; bir bedeni öne çıkarıyor.
Instagram’da keşfet sekmesine girdiğinizde, TikTok’ta hızlıca yukarı kaydırdığınızda, X’te gündem olmayan “gündem”lerin çoğu, çıplaklık etrafında kurulu bir dikkat ekonomisine dayanıyor.
Bu çıplaklık sadece fiziksel değil; hayâsızlığın normalleşmesi, ahlâkî referansların silikleşmesi şeklinde de tezahür ediyor.
Ve daha da kötüsü, bu içeriklerin önemli bir kısmı artık “eğlence”, “özgürlük” ya da “kendini sevme” adı altında özendirme, meşrulaştırma ve idol yaratma sürecine dönüşüyor.
Genç Zihinler Neye Bakıyor, Neyi Normalleştiriyor?
Bugünün gençleri dijital çağın yerlileri. Ama bu yerleşik düzenin içinde gözlerinin önünden geçen her içerik, zihinlerine kazınan yeni bir “doğal” anlam taşıyor.
Bir üniversite öğrencisi her gün onlarca kez, vücut hatlarını sergileyen bir influencer’ın reels videosuyla karşılaşıyor. Diğeri, TikTok’ta bedenini pazarlayarak popülerlik kazanmış bir figürü “fenomen” olarak tanıyor. Bir başkası, YouTube Shorts’ta yalnızca cinsellik üzerinden espri yapan içerik üreticilerine “idolüm” diyebiliyor.
Ve en acısı şu: Bu içeriklerin çoğu, çıkışsız bir başarı yolculuğu çiziyor.
Emek, zeka, ahlak, üretim yok.
Çokça beden, biraz şöhret, bolca dikkat var.
Böyle bir ekranda yetişen çocuk ne hisseder?
“Ben böyle değilim, demek ki eksik bir şeyim var.”
Toplumun Kabul Etmeyeceği Figürler Neden Öne Çıkıyor?
Bir dönem “marjinal” olarak tanımlanan, toplumun büyük kısmı tarafından normal karşılanmayan profiller, bugün trend belirleyici hale geldi. Bu dönüşüm elbette tesadüf değil. Sosyal medyanın algoritmaları, dikkat çeken her şeyi ödüllendiriyor. “Ne kadar uç noktadaysan, o kadar görünürsün” mantığı işliyor.
Bu da aşırılığı cesaretlendiriyor.
Çıplaklık bir ifade biçimi değil, neredeyse zorunluluk halini alıyor.
Ve burada kritik soru şudur:
Toplum ne zaman kendi değerlerinden utanmaya başladı?
Ne zaman, “bunu eleştirirsem çağdışı görünürüm” korkusuyla susar hale geldi?
Geleceği İnşa Ederken Görsellikte Kaybolmak
Bugün sosyal medyada popüler olan figürlerin birçoğu, 15-25 yaş arasındaki bireyler üzerinde ciddi bir rol modeli etkisi oluşturuyor.
Oysa bu figürlerin büyük kısmı geçici bir izlenme hırsı uğruna, ahlakî, sosyolojik ve kültürel referansları geri plana atıyor.
Ve gelecek, bu görselliğe dayalı anlatının içinden çıkıyor.
Zamanla, “değer” yerine “görüntü”,
“hakikat” yerine “hikâye”,
“kişilik” yerine “popülerlik” yerleşiyor.
Gençlik ve Yetki: Sadece Hakkın Değil, Sorumluluğun da Adı
Genç olmak, hak talep etmek kadar sorumluluk almayı da gerektirir. Sosyal medya, gençler için bir sahne. Ama aynı zamanda bir ayna.
Bu aynaya bakan bir genç, ya kendini tanır…
Ya da tanımadığı biri olmaya çalışır.
Gençlik çağının en büyük gücü kim olduğunu bilme cesaretidir.
Ama bu cesareti, sadece görsellik değil; değerle beslenmiş bir bilinç verir.
Ve bu bilinç, ekranda değil; hayatın içinde inşa edilir.